492.Sayfa-43.Zuhruf:48-60

48. Onlara gösterdiğimiz her mucize, bir öncekinden daha büyük idi. Belki dönerler diye onları azabımızla yakalamıştık.

49. ‑Ey sihirbaz! sana verdiği söze dayanarak bizim için Rabbine dua et, muhakkak biz de doğru yolu bulacağız, demişlerdi.

50. Onlardan azabı kaldırdığımız zaman da hemen sözlerini bozuyorlardı.

51. Firavun ulusuna seslenerek:

‑Ey ulusum, Mısır’ın ve altımda akan şu ırmakların hakimiyeti bana ait değil mi? Bunu görmüyor musunuz?

52. Yoksa ben, şu hakir ve neredeyse konuşamayan adamdan daha iyi değil miyim?

53. ‑Ona altın bilezikler verilmeli veya onunla birlikte yakınında yer alan melekler gelmeli değil miydi?

54. Firavun, halkını küçümsemiş, onlar da ona boyun eğmişlerdi. Gerçekten onlar yoldan çıkmış bir toplum idi.

55. Onlar bize meydan okudukları zaman, onların hepsini suda boğarak, cezalandırdık.

56. Böylece onları sonradan geleceklere selef ve örnek kıldık.

57. Meryem’in oğlu örnek olarak verilince, kavmin ondan (konuyu) saptırıyor:

58. ‑Bizim ilahlarımız mı daha iyidir; yoksa o mu? diyerek.. Bunu sana sadece tartışmak için söylüyorlar. Zaten onlar kavgacı bir toplumdur.

59. O, yalnızca kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek yaptığımız bir kuldur.

60. Eğer dileseydik, yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler var ederdik.